‘Dünyayı Geziyorum’un sunucusu Hasret Tunca’dan çalışan annelere tavsiyeler

‘Dünyayı Geziyorum’ programının sunuculuğunu yapan Hasret Tunca, çalışan bir anne olarak işini yapmaktan çok keyifli olduğunu söyledi. Ağır geçen iş temposu ile tüm annelere örnek olan Hasret Tunca, çalışan anneler için konuşarak tekliflerde bulundu.

Yasemin.com/ ÖZEL

Kanal 7′ nin severek izlenen programlarından biri olan ”Dünyayı Geziyorum”un tatlı lisanlı sunucusu Hasret Tunca, hem bir anne hem de başarılı programcı olarak bilhassa de anneler tarafından örnek alınan isimlerden biridir. Gezgin olarak yaşadığı tecrübeleri ”Dünyayı Geziyorum” programında anlatan Öztem Tunca, özel hayatıyla ilgili merak edilenleri ”Yasemin.com editörlerinden Ebrar Albayrak’a ve Hüsna Köşger’e” konuştu. Sunucu ve programcı Hasret Tunca’dan oğlu Yakupcan ile ilgili şaşırtan açıklamalar…

”BAKICI HİÇ OLMADI, ÇOCUĞUMU HALA SIRTIMDA TAŞIYORUM”

1- Çocuğunuz dünyaya geldikten sonra mesleğinize orta vermeyi düşündünüz mü?

Anne olarak bu işi yapmak sahiden çok hoş bir his. Yakup Can doğduktan sonra bana, ‘Nasıl yapacaksın? Çocukla dünyayı gezmek çok zor.’ dediler. Bir kere inanmak lazım. Ben yapacağıma inandım. Azim, sabır, kararlılık çok değerli. Dedim ki, ben yaparım. İşimi ve çocuğumu çok seviyorum. Doğurdum o halde bakacağım. Bakıcı hiç olmadı. Oğluma her vakit ben baktım. Şu anda 5 yaşında. Hala sırtımda taşıyor, ben yemeğini yediriyor ve uyutuyorum. Ben bunu severek yapıyorum. Hiç zorlanmadım. Olumlu olmak çok değerli. İnandıktan ve çocuğuna severek baktıktan sonra, bunların hiçbirisi mani değil.

Zor diye bir şey yok. Siz onu, başta bitireceksiniz. Onun hayatına nazaran ayak uydurduğunuz vakit ve onu da memnun ettikten sonra, sıkıntı diye hiçbir şey yok. Çocuklarımız hayatımızın manası. Bizler çocuklarımız için varız. En büyük avantajımız, işimizi ailecek yapıyor olmamız. Eşimin direktör olması ve misyon sorumluluklarını paylaşıyor olmamız çok kıymetli. Aileler tatile giderken, çocuklarının sorumluluklarını paylaşmalı. Misyonlar paylaşıldığı sürece, nitekim çok rahat bir seyahat sürüyor. Biz de vazife paylaşımı yaptığımız için, çok rahat bir biçimde hem Yakup Can’a bakıyor hem de çekimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Böylece ailecek, Dünyayı Geziyorum formatında bir programı seyircilerimizin önüne getiriyoruz.

”ANNE SÜTÜ RABBİMİN MUCİZESİ…”

2- Oğlunuz 5 yıldır yurt dışında sizinle birlikte. Onunla bu hususlardaki irtibatınız nasıl?

Onunla gezmeye 40 günlükken başladık. Ankara’da doğum yaptım, 15 günlükken İstanbul’a geldik. 40 günlükken de çekime gittik. Çok şanslıyız, hiçbir sorun olmadı. Tabip bana bunu söylemişti, ‘Nasıl alışırsa, o denli masraf.’ Nitekim de o denli oldu. 
Birtakım çocuklar seyahate gittiği vakit, çabuk hastalanıyor. Bu olağan alışma ile ilgili. Yakup Can, 40 günlükten beri geziyor. 3 yaşına kadar anne sütü aldı. Biraz da annede bitiyor. Anneler bence 2 yıl emzirmeli. Çünkü anne sütü, inanılmaz bir mucize. Rabbimin verdiği inanılmaz bir ilaç diyebilirim. Doğal bir antibiyotik. Ben daima çıkan ateşini, anne sütü ile dindirdim. Hiç ilaç vermemeye çalıştım.  Şu anda 5 yaşında. 130-135 civarında ülke gördü.

”3 YAŞINDAN SONRA DÜNYA MUTFAĞIYLA İÇ İÇE OLDU”

3-  Yakup Can’ın Türk kültürüne ve mutfağına olan hakimiyeti nasıl? Türkiye’de yemek yerken zorlanmaları oluyor mu?

Babasının da Dünyanın Tadı isminde bir programı var. Ona da özeniyor. O yiyor ise ben de yiyeceğim diyor. Çekimleri, dünyanın her yerinde gerçekleştirdiğimiz için, her yemekle ve ülkelerin kültürüyle ilgili bir mutfak kültürü var. Örneğin Asya’ya gideceğimiz vakit, Güney Kore’de balıkların canlı bir halde ateşe atıldığını gördüğü için, ‘Orada balıkları canlı yiyorlar. Ben Asya mutfağını seviyorum fakat balıklarını yemem.’ dedi. Bütün ülkelerle ilgili bir fikir sahibi. 

Türk yemeklerini çok seviyor. ‘Anne yemeği üzere bir yemek yok.’ diyor. Katı besinlere geçtiği vakit, yanımızda tarhana çorbası götürüyorduk. Makarna götürüp, gittiğimiz yerde haşlıyordum. 3 yaşından sonra yavaş yavaş dünya mutfağını tanıdı. 

YAKUP CAN BİRİNCİ ADIMLARINI SİNGAPUR’DA ATTI

4- Çalışan bir anne olarak, bayanlara bu hususta neler söylemek istersiniz?

Kadınların birçoğu gebe olduklarını öğrendikten sonra, ‘Ben artık meskende oturayım. İşe gitmeyeyim.’ diyor ve kendini dinlemeye başladı. Ben gebeyken, 9 ay boyunca gezdim. Hiçbir zorluk çekmedim. Hep hareket halindeyim. Çekimden geldiğim vakit bile konutta oturmam. Spor yaparım, mesken işlerimi yaparım, Yakup Can ile oyun oynarım. Otursam kendimi dinlemeye başlayacağım. Bu sebeple, kendime daima uğraşacak bir şey buluyorum. 

Hamile olduğum vakitte da hamilelik sonrasında da bütün işimi daima kendim yaptım. Hamilelik sürecinde annelerin katiyetle spor yapmalarını, tabip denetiminde olağan hayatlarına devam etmelerini öneriyorum. Doğum yaptıktan sonra, çocuğun hayata adapte olabilmesi için anneler bütün planlarını çocuklarıyla birlikte gerçekleştirmeli. Ben bu bahiste çok şanslıyım. Kanal 7 idaresine ve ailesine de çok teşekkür ediyorum. Çocuğumla bir arada bu işi yapabilmeme fırsat tanıdılar. 

Anneler de çocuklarıyla bir arada gezebilir, çocuklar dış dünyaya alışıyorlar. Çocuğun dış hayata alışması, mikroplara alışması, bağışıklık sisteminin gelişmesi kıymetli bir şey. Meskene kapanmaktan çok, daima dışarıda vakit geçirilmeli. 

Hayvanların kemiklerin içerisinde bulunan iliği de annelere tavsiye etmek istiyorum. İlik suyu çok yararlı. Marketlerde genelde buzluklar içerisinde satılıyor. İliği Yakup Can’a yedirdiğim vakit fark ediyorum ki, direkt hareketlenmeye başlıyor. İlk adımlarını da 9 aylıkken Singapur’da attı.