Bülent Ersoy ve orkestra takımı tekrar karşı karşıya! Ahmet İzgi Ersoy’a tazminat davası açtı

Tüm dünyayı tesiri altına alan pandemi devrinde Kuzey Kıbrıs’a konsere giden Bülent Ersoy’un 21 kişilik orkestra takımının PCR testleri uydurma çıkmıştı. Bir ay otelde tutulan ve bir ay da cezaevinde tutuklu kalan orkestra grubunun öfkesi dinmedi. Orkestranın davulcusu Ahmet İzgi, Ersoy ve menajerine toplam 101 bin liralık maddi ve manevi tazminat davası açtı.

28 Ağustos 2021’de Kuzey Kıbrıs’a konser vermek için giden Bülent Ersoy ve orkestra ekibi geçersiz PCR testi sebebiyle birbirine girmişti. Lefkoşa Cezaevi’nde 1 ay mahpus cezası alan 21 kişilik orkestra grubu tahliye edildikten sonra Bülent Ersoy’a ateş püskürmüştü. Mahpusta geçirdikleri müddet boyunca büsbütün yalnız bırakıldıklarını argüman eden takım, “Bülent Hanım bize hiç yardım etmedi” diyerek Ersoy yüzünden bunları yaşadıklarını lisana getirmişlerdi. 

Orkestra takımından davulcu Ahmet İzgi, en ağır dönemde Kıbrıs’ta mahsur kaldığını bu nedenle büyük ölçüde maddi ziyana uğradığını belirterek Bülent Ersoy ve menajer Haluk Şentürk’e 50’şer bin liralık manevi ve bin lirası maddi olmak üzere tazminat davası açtı.

“BU YAZILANIN PCR TESTİ OLDUĞUNU BİLMİYORDUK”

İstanbul 37. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki duruşmaya, davacı Ahmet İzgi ve taraf avukatları iştirak sağladı. Mahkemede tanıklık yapan orkestra üyesi Birsel Şirin, konsere gitmeden evvel menajer Haluk Şentürk’ün otelin çalışanının giriş evrakını kendilerine yolladığını belirterek şöyle konuştu:

“Bu yazılanın PCR testi olduğunu bilmiyorduk. Barkod okunduğunda PCR testi olduğunu öğrendik. Kıbrıs’a indiğimizde 5-6 kişi havaalanından çıkıp otele gittik. Sonra tekrar havaalanına gitmemizi söylediler. Orkestra grubu olarak 21 bireydik. PCR testlerinin geçersiz olduğunu orada öğrendik. Olay sonucunda bir ay otelde, bir ay cezaevinde kaldık. Havaalanında tespit edildikten sonra bizi deport etmeyip konsere çıkardılar. Otel vazifelileri her şeyin hallolduğunu söylemişlerdi. Sonraki sabah 6-7 saatlerinde mahkemeye çıkacağımız öğrendik. Otel tarafından ödenen kefaletle özgür bırakıldık”

“5’ER BİN DOLAR ÖDEME YAPACAKLARINI SÖYLEDİLER LAKİN YAPMADILAR”

“Bülent Hanım sorunun hallolduğunu düşündüğü için olağandı, programını yaptı. Eğlendirdi, güldü, hakaretini duymadım. Bu süreçte Haluk Beyefendi ailelere iki kez 5’er bin lira ödeme yaptı” diyerek Ersoy’un rastgele bir hakarette bulunmadığını vurgulayan Birsel Hoş, İzgi’nin avukatı Ayşe Çarklı’nın Bülent Ersoy’un PCR testinin ne vakit yapıldığına ait sorusu üzerine de kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Bülent Hanım iki gün öncesinde gittiği için PCR testinin nasıl yapıldığını bilmiyorum. Otel bize burada kaldığınız süreç için 5’er bin dolar ödeme yapacaklarını söyledi lakin yapmadı. Ziyana otelin sebep olduğunu düşünüyorum”

Orkestrayla Kıbrıs’a giden şahit Mehmet Yiğit ise Haluk Şentürk’ün gönderdiği giriş evrakını incelemediklerini, Kıbrıs’ta 1 ay boyunca 45 şahısla birlikte birebir koğuşta mahpus kaldıklarını ve kuralların makûs olduğunu söyleyerek otelin ziyana sebebiyet verdiğini söz etti.

Duruşmayı erteleme kararı veren mahkeme, mevzuyla ilgili Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin evrakının getirilmesi için istinabe süreçlerinin sonucunun beklenmesine ve uzman incelemesinin de evrak geldikten sonra kıymetlendirilmesine hükmetti.

DAHA EVVEL NELER OLDU?

Ünlü şarkıcı Bülent Ersoy, geçtiğimiz ay konser vermek için gittiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nde hayatının şokunu yaşamıştı. Ersoy’un orkestra takımının geçersiz PCR testi ile ülkeye giriş yaptığı tespit edilmiş ve 1 ay mahpus cezası almışlardı. 1 ay mahpusta kalan 21 kişilik orkestra takımından 19’u evvelki haftalarda tahliye oldu.

Bülent Ersoy’a ateş püsküren orkestra takımının şefi Onur Özelçağlayan, “Söylemezsem Olmaz” programına konuk oldu. Bülent Ersoy ile yollarını ayırdıklarını söyleyen Özelçağlayan, şu tabirleri kullandı:

“Bülent Ersoy’la yolları ayırdık. Telefonda problemlerime lisana getirdim ona. Elinden geldiğini yapmıştır fakat avukatımızı bile kendimiz bulduk. 14 yıldır çalışıyoruz Bülent Ersoy’la, Bülent Ersoy’u suçlamıyorum. Bülent Hanım’ın hiçbir cürmü yok. Bu evrakları Bülent Hanım yollamadı. Ona kırgınlığımız, kendimizi yalnız hissetmemiz, avukat tutacağız deyip tutmamasıyla ilgili. Biz manevi olarak yanımızda olsun istedik. 500 bin TL ben bilmiyorum lakin 5 bin TL yardım yapıldı, toplam 210 bin TL.”

“BEN ONLARI TERCİH ETMİYORUM!”

Bu açıklamalar karşısında sessizliğini bozan Bülent Ersoy ise öfkeden meczuba döndü. 69 yaşındaki ünlü isim, “Bunlar boşu boşuna vakit almasınlar gerek yok. Terbiye bozuklukları nankörlük düzeyine ulaştı. Ben bu olayın neresindeyim organizatör müyüm? Ben muhatabı değilim. Gider müziğimi söylerim ne olmuş ne bitmiş beni hiç enterese etmez. Menajer toplam 500 bin TL dağıttı onlara işin cılkı çıktı. Onların beni tercih etmemesi değil, ben sanki onları tercih ediyor muyum? ben Bülent Ersoy’um!” şeklinde konuştu.

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKTI!

Geçtiğimiz haftalarda konser için gittikleri Kıbrıs’ta düzmece PCR Testi sebebiyle tutuklanarak mahpusa giren Bülent Ersoy‘un 21 kişilik müzisyen grubunun 19’u geçtiğimiz günlerde tahliye edildi. Birinci uçakla İstanbul’a gelen orkestra takımından müzisyen ve aranjör Coşkun Kıvılcım, yaşadıklarını anlattı.

1 ayı cezaevinde olmak üzere 62 gündür KKTC’de mahsur kalan Coşkun Kıvılcım, “Müzikle uğraşıyorum. 5 sene Bülent Ersoy’a emek verdim. Kendisinin söylediği üzere herkese çalan müzisyenlerden değilim. Kendisiyle 5 yıldan beri çalışıyorum. Malum başımıza gelen Kıbrıs işinde oluşan düzmece PCR durumundan ötürü. 21 arkadaşımla birlikte mağdur olduk. Çok güç durumlar yaşadık, Allah kimseye vermesin bu durumları. Güç bir süreçti.” şeklinde konuştu.

“MÜZİSYEN İNSANIN PARASINI DEĞİL SEVDİĞİ MÜZİKLERİ ÇALAR”

Sahte PCR testi konusu hakkında yaşananların perde gerisini anlatan Kıvılcım, “Bizim orkestra şefimiz var. Telefonda kümemiz var. Her zamanki üzere bildiri geldi, ‘Ayın 28’inde iş var’ diye. Biz de natürel ki PCR testinin nasıl yapıldığını bilen insanlarız, bilgisiz beşerler değiliz. Bir ambulans gelecek, bizim buluşacağımız bir yerde bizim testlerimizi yapacaklar diye düşündüm. Ben bu türlü düşünürken tekrar bir bildiri geldi ve ‘İki aşı kâfi oluyormuş’ dendi bize. Bizim bütün arkadaşlarımız da onay verdi. Ondan sonra biz günü gelince havalimanına gittik. 10 arkadaşımız geçti. Onlar geçtikten sonra bir arkadaşımızla orada çalışanlar ortasında ufak bir sürtüşme oldu. Onlar da bizim evraklarımızla bilgisayara gidip, baktılar. Bu PCR’ların düzmece olduğunu söylediler bize. Biz de orada anladık bu durumu. Sonrasında o geçen on arkadaşımızı geri çağırdılar. Bizi havalimanında sorguya tuttular. 12 saat orada kaldık. Ne olduğunu bilemiyoruz natürel. Birinci kez bu türlü bir şey yaşadık. Müzisyen insanın parasını değil, sevdiği müzikleri çalar. Bu kelamı herkes bilir. Biz bilmeyiz yani bu hususta bilgisiz insanlarız sonuçta. Alışılmış herkes bir telaşta malum. Bizi 12 saat orada tuttular dediğim üzere. Ondan sonra sorgular, bize ‘Sorun yok, keyfinize bakın.’ diyorlar. Olağan bir enteresanlık var orada, bir kaos var. Beşerler bir telaşta, polisler bir telaşta. Bizim telefonlarımızı ve kimliklerimiz aldılar. Her şeyimizi aldılar.” ifadelerini kullandı.

“BÜLENT ERSOY YAKALANDIĞIMIZI BİLİYORDU!”

Bülent Ersoy’un her şeyden haberi olduğunu söyleyen Coşkun, kelamlarına şöyle devam etti:

“Biz bunları yaşarken Bülent Ersoy Hanım otele bir gün öncesinden gittiği için oteldeydi. İrtibat sıfır. Yakalandığımızı da biliyordu. Sonrasında bizi otobüsle konsere götürdüler. Konsere biraz geç çıkıldı. Biz çıktığımızda sahneye Bülent Hanım biraz geç çıktı. Beşerler biraz öfkelendi, laf söylemeye başladılar. Bizler de çalarak insanları yatıştırmaya çalıştık. Biz mevzu kapandı sanıyoruz, sahneye geldik sonuçta. Çalıyoruz o sırada. Sonrasında Bülent Hanım sahneye çıktı. Ondan sonra farklı ayrıntılar var. Bülent Hanım’ın aldığı bir yevmiye var. Aldığı paradan hariç artı bir para daha istiyor. ‘Ben bu kaideler altında çıkmam’ falan diyor. O kendisi yaşamış üzere, geç kalmış üzere o ortama, o gerilimi biz yaşamamışız üzere davrandı. Bizi mağdur gösterse zati o parayı biz alırdık. O gün o parayı bize zati kendisi dağıtırdı. Konuşuyor, o parayı da alıyor kendisi ve sahnede kahkahalar atarak, ‘İşte bu beşerler da içerideydi, o yüzden geç geldik’ diyor ve bizi orada aşağılıyor. Konseri bitirdik. Biz bu türlü ayrıntılar olduğunu bilmiyoruz ya. Bize, ‘Siz nöbetçi mahkemeye çıkacaksınız.’ dediler. Ondan sonra biz nöbetçi mahkemeye çıktık. Kıbrıs’ta teminat diye bir durum varmış. Bunları biz bilmiyoruz. Bizi teminata bağladılar, haftada iki gün imza kuralıyla. Sonrasında 210 bin TL karşılığında bizi özgür bıraktılar. Bu türlü bir durum oluştu. O süreçte oteldeydik. Orada da bir ay kaldık. Telefonumuz yok, ailelerimize ulaşamıyoruz, göremiyoruz. Oradaki odadaki telefonlardan ulaşmaya çalıştık. Alışılmış ki telefon ediyoruz lakin otel de telefonları kesiyor biz aramayalım diye.”

“BİZE CEYLAN SAHİP ÇIKTI!”

Bülent Ersoy’a dava açmaya hazırlandıklarını belirten Kıvılcım, ünlü sanatkara olan öfkesini şu halde lisana getirdi:

“Bundan sonra ise Bülent Hanım diye bir şey hayatımızda kalmadı. İstemiyorum da olmasını. Sahip çıkmasını da istemiyoruz, bize yardım etmesini de istemiyoruz. Onun mücevherlerini de istemiyoruz. Onun parası kendisinin olsun. Hukuksal süreci arkadaşlarımızla birlikte başlatacağız. Bu ortada bunu geçmeden yapamayacağım; hani kendisine çaldı ya sanatçı Ceylan, güya ona çalmışım üzere bana sahip çıktı. Bülent Ersoy bana sahip çıkacağına Ceylan, bana sahip çıktı. Biraz önce dekontunu da gösterebilirim, bana dayanak çıktı. Bunu Ceylan Hanım’ın mı yapması gerekiyordu, Bülent Ersoy Hanım’ın mı? Soruyorum bunu kendisine. Maddi ve manevi olarak çöktüm. Biz hoş paralar kazanan insanlarız. Bu türlü 5 bin liralar falan yanlış anlaşılmasın lakin bizim için para değil bunlar yani. Benim kiram esasen 5 bin lira sayın Diva’m. Buradan da müzisyen arkadaşlarıma sesleniyorum; rica ediyorum size emek verene bakın. Ceylan Hanım üzere işte hiçbir alakası olmayan bir insan ben mağdurum diye bana sahip çıktı mesela beni tanıdığı için. Bu türlü solistlerle çalışın. Lütfen, rica ediyorum müzisyen arkadaşlarımdan.”

“TÜM SERVETİMİ HARCAYACAĞIM!”

Konser için KKTC’ye giden ünlü sanatçı Bülent Ersoy‘un 21 kişilik müzisyen grubu, koronavirüs ile ilgili düzenlenen uydurma evraklar nedeniyle 1.5 ay mahpus cezasına çaptırılmıştı. Grubunun tutuklanmasıyla ilgili oteli ve testi veren hekimi suçlayan Bülent Ersoy, “Onları kurtarmak için tüm servetimi harcayacağım” tabirlerini kullanmıştı.

5’ER BİN LİRA YARDIMDA BULUNDU!

Ünlü sanatkarın grubu bu sözlere reaksiyon göstermesinin akabinde Bülent Ersoy, tutuklanan müzisyenlerin ailelerine 5 bin TL’lik yardımda bulundu. Lakin yaşananların akabinde orkestra grubunun para değil ailelerine kavuşmak istedikleri söylenildi. 

YARGILAMA SÜRECİ BAŞLATILDI!

Önceki aylarda konser vermek  için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 21 kişilik orkestrasıyla giden ünlü sanatçı Bülent Ersoy, düzmece PCR testi olayıyla gündeme gelmişti. Orkestra yer alan müzisyenlerin PCR testlerinin geçersiz olduğunun anlaşılmasıyla, grubun hepsi yaklaşık 1 ay otelde polis nezareti altında kaldı ve Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanma süreci başlatıldı.

Sosyal medyayı sallayan ‘sahte test’ olayında mahkeme, müzisyenlerin tutuklanmalarına karar verdi. Cezaevine gönderilen orkestra takımı hatasız olduklarını söz ederek yetkililerden yardım talep etti. 

Konuyla alakalı konuşan Müzisyenler ve Sanatkarlar Federasyonu Lideri Ahmet Onurlu, raporu veren hastane yetkilisi ve raporu imzalayan tabibin hür olduğunu ancak raporun verildiği müzisyenlerin tutuklanmasının mantıklı olmadığını söz etti ve kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Kıbrıs’a konser vermek için giden 21 müzisyenin eline tutuşturulan düzmece PCR raporu düzenleyen KKTC vatandaşları ve otel yöneticileri özgür. Geçersiz evrakları düzenleyen KKTC vatandaşı hastane yetkilisi, tabip ve hemşire özgür. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 21 müzisyen, 1 aydır nezaret altında tutulduktan sonra bugün verilen kararla tutuklu. Hatanın övülecek bir yanı olamaz ancak KKTC’deki adalet anlayışı ve ayrımcılık hepimizi endişelendiriyor”

“SON NEFESİME KADAR GAYRETİNİ VERECEĞİM!”

Usta sanatçı Bülent Ersoy ise yaşanan olaya reaksiyonsuz kalmayarak toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda“Türkiye’nin en yeterli, en büyük avukatını görevlendirdim… Bu savaşım Türkiye ve KKTC hudutları içerisinde kalmayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de bu hakkımı ve haklarımızın da son nefesime kadar gayretini vereceğim.” ifadelerine yer verdi.

“BUNUN AHI ÇIKACAK!”

Gerçekleşen duruşmada alınan karara nazaran 1 ay mahpus cezasına çarptırılan müzisyen takımı polis eşliğinde elleri kelepçeli bir biçimde götürülürken kameralara yansıdı. Hususla ilgili Bülent Ersoy’a öfkeli olan bir orkestra üyesi “Bülent Ersoy utanmadan bir de ‘servetimi harcayacağım’ diyor. Herkesi işinden gücünden etti. Devlet memurluğundan etti. Biz uydurma bir şey almadık evrak olduğunu dahi bilmiyoruz. Bize yalnızca ‘bu evraklarla içeri gireceksiniz’ dediler. Biz ne yaptıklarını nereden bilelim” formunda konuştu. Müzisyen takımının bir öteki üyesi ise “Bu kadar aileyi perişan ettiniz. Bunun ahı çıkacak. 21 kişinin hayatıyla oynadınız. Bize resmen düşman muamelesi yapıyorlar” dedi.